Haber

Afad’ın 2022’de Yayınlanan Antakya Raporu: “35 yıldır bölgede gerilimi azaltacak bir depremin olmaması, gelecekte deprem olma riski…

TAMER ARDA ERSİN

AFAD’ın Mart 2022’de yayınladığı Antakya raporunda; “35 yıldır bölgede gerilimi azaltacak bir depremin olmaması, gelecekte deprem riskini her geçen gün artırıyor. Uzun durgunluk dönemi nedeniyle halk olası bir deprem tehlikesinden habersiz. Rejim, kısa mesafelerde farklı zemin özelliklerinin ortaya çıkmasına neden oldu.Ayrıca raporda; “Antakya’daki mevcut yerleşim ile toprak özellikleri arasındaki ilişki, toprak kaybı endişesini artırıyor. olası bir depremde can ve mal.”

Hatay Valiliği, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ve AFAD’ın 31 Mart 2022 tarihinde yayınlanan İl Afet Risk Azaltma Planında; Olası bir depremde meydana gelecek olayların sıralandığı görüldü. Raporda şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“ÇOK UZUN BİR AŞAMA SÜRESİ NEDENİYLE HALK OLASI BİR DEPREM TEHLİKESİNİN FARKINDA DEĞİLDİR”

“Antakya ve çevresini içine alan Antakya-Kahramanmaraş grabeni farklı tektonik yapıların ortada olduğu ve tektonik aktivitenin çok yoğun olduğu alanlardan biridir. Graben sahası Meyyit Denizi ve Doğu Anadolu’nun etkisi altındadır. Faaliyetlerini sürdüren faylar ve Kıbrıs Yayı Antakya şehri ise, graben güneyini şekillendiren Ölü Deniz Fayı’nın etkisi altındadır, bu nedenle şehrin sismik riski oldukça yüksektir. Tarihi ve aletsel dönemde meydana gelen depremler bu sismik riski kanıtlamaktadır.Tarihsel dönemde Antakya ve çevresinde yıkıcı etkileri olan çok sayıda deprem meydana gelmiştir.Son 35 yıldır bölgede gerilimi azaltacak bir sarsıntının olmaması deprem riskini artırmaktadır. gelecekte deprem riski her geçen gün artıyor.çok uzun süren sakinlik süreci nedeniyle halk olası bir depremden habersiz.bu durum tehlikenin boyutunu daha da artırıyor. Daha. Antakya ve çevresinde görülen yoğun tektonik rejim, kısa mesafede farklı yer özeliğinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

“CAN KAYBI ENDİŞESİNİ ARTIRIN”

Antakya’daki mevcut yerleşim ile taban özellikleri arasındaki bağlantı, olası bir depremde meydana gelecek can ve mal kaybı endişesini artırmaktadır. Olası bir depremde can ve mal kaybını en aza indirmek için yerleşim yerlerinin topoğrafik olarak uygun olan kısımlarında sağlam ve orta kuvvetli yerlerde inşa edilmesi gerekmektedir. Ancak sağlam temellerin yerleşim için uygun alanların az olması, kentin ilerideki gelişimini karşılayamamaktadır. Bu nedenle kentin gelişimi Asi nehrinin batısına, daha az sağlam, daha geniş alana sahip ve topoğrafik olarak daha uygun alanlara yönlendirilmelidir.

Raporda, ildeki yapılaşmaya ilişkin olarak, “… Günümüzde kontrolsüz yapılaşmalar, bu alanlardaki kontrolsüz hafriyatlar, yamaç eteklerinde sel nedeniyle oluşan ölçeklenme nedeniyle tehlikeli durum oluşturabilecek alanlar var. şiddetli yağışlar.”

“İMAR DEĞİŞİKLİĞİNDEN FAYDALANAN BİNALARIN DURUMU BİLİNMİYOR”

Raporda, ilde afetlere karşı zafiyetler şöyle sıralandı:

“İlimizde sıvılaşma riski yüksek olan alüvyal alanda yapılaşmanın olması, kentsel dönüşümün parsel bazında yapılması, yapı stokunun bilinmemesi, vatandaşların gerekli sarsıntıyı geçirmemesi. sigortalı (ZDS), inşaat sektöründe ruhsatsız yapıların varlığı ve denetim eksikliği, yapı imalat sektöründe çalışan tüm işçilerin üretimlerinin depreme dayanıklı olması, kentsel dönüşüm unsurları konusunda eğitim alma zorunluluğunun olmaması, halkın kentsel dönüşüme katılma konusunda isteksiz olması, yapıların darbe dayanım testleri fiyata tabi olup yapımı vatandaşın iradesine bırakılmış olması, ilimizde ulaşım master planının olmaması, niteliksiz yapılaşma ile iç içe olması İlimizin bazı yerlerinde sit alanı olan, imar barışı sonucu oturma izni alan yapıların içinde olup olmadığı bilinmemektedir. Sarsıntı dayanım koşullarını tam olarak sağlaması, Zemin etüdü laboratuvarlarının sayısının yetersiz olması, Kentsel dönüşüm çalışmalarında yer seçimi alanlarının sınırlı olması, Yerleşim alanının büyük bir bölümünün çevresinde olması. Etrafının verimli tarım alanları, ormanlar ve sanayi kuruluşları ile çevrili olması zayıf yönleri olarak belirlenmiştir.

GEÇMİŞ DEPREM ANLAŞILDI

Rapora göre, ilde daha önce çok sayıda deprem meydana geldi ve il yeniden kuruldu. Raporda, geçmişteki son depremle ilgili olarak, “526 yılında meydana gelen IX şiddetindeki depremde can kaybı diğerlerine göre fazlaydı. Depremin olduğu gün Meryem Ana Bayramı’nın arifesi olduğu için” Meryem” festivali için kentte büyük bir nüfus toplandı. Deprem, bu nüfusun kapalı olduğu akşam saatlerinde meydana geldi. Bu nedenle 250 bin -300 bin civarında can kaybı oldu. Antakya ili eski günlerine dönemedi. Bu depremden sonra eski parlak günler 2 Nisan 1872’de meydana gelen IX depreminden sonra bölgede şiddetli bir deprem olmamıştır.Tarihsel dönemde Antakya’yı etkileyen depremlerin Gharb ve Karasu kesimlerinde şiddetlenmesi dikkat çekmektedir. Meyyit Deniz Fayı.

(Resim: Arşiv)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu